Karnımın İçindeki Minik Balonlar Dışarı Çıkmak İsterse Ne Yapacağım?

Halk arasında rahim, mesane veya bağırsak sarkması olarak geçen  pelvik organ prolapsusu, pelvik organların vajina içine veya vajinadan dışarıya sarkması olarak adlandırılır. 2017 yılında yayınlanan bir çalışmaya göre (1) 20-29 yaş grubu kişilerde %6,6 oranında görülen pelvik organ prolapsusu, 50-59 yaş grubundaki kişilerde %55,6 olarak bildirilmiştir.

Pelvik organ prolapsusu, pelvik organların değil etrafında bulunan yumuşak dokunun deformasyonu sonucu ortaya çıkar.

Peki, bu nasıl oluyor?

Bunu sizlere anlatırken çok başarılı bir kadın sağlığı fizyoterapisti olan meslektaşım, Heba Shaheed’in “Balon” betimlemesinden yola çıkmak istiyorum.

Pelvik bölge, vajinal açıklıktan yukarıya doğru baktığınızı hayal ederseniz göreceğiniz alandır. Bu alanda, hemen iki büyük balon göreceksiniz bunlardan birisi mesane diğeri ise rahim. Biraz daha geride bir zar ile ayrılmış olan üçüncü balon ise rektum. Bu balonları yukarıya ve yanlara asan küçük bağlantılarının yanı sıra sanki aşağıya düşmelerini önlüyormuş gibi hamak görevi gören, yatay bir hat üzerinde uzanan yapı ise pelvik taban kasları.

Bu anlatım tabii ki anatomi ile birebir örtüşmüyor ama yazının devamında anlatacaklarım için bu betimleme oldukça işimize yarayacak.

Bazen bu balonları taşıyan hamak yani pelvik taban kaslarımız aşağıda sıraladığım sebeplerden dolayı işini yapamayabilir. Bu durumda üç balon birlikte veya tek başlarına sarkabilir veya dışarıya çıkabilirler.

Pelvik organ prolapsusu riskini artıran durumlar

  • Doğum yapmak (doğum öncesi pelvik taban fonksiyonuna bağlı olarak, doğum sırasında gelişebilecek durumlar; vakum kullanımına ihtiyaç, ilk doğum olması veya SSVD ile yüksek ağırlıklı bebek vb.)
  • Kronik kabızlık
  • Yaş almak
  • Fonksiyonel güçte veya kasılma kapasitesinde olmayan pelvik taban
  • Obezite
  • Ağır kaldırmak
  • Tekrarlayan/kronik üriner enfeksiyon

Pelvik organ prolapsusunda şikayetler neler olabilir?

Bu şikayetleri deneyimlemek kişiye özgü olsa da aşağıdaki gibi sıralanabilir;

  • Sanki bir şeyleri aşağıya doğru düşürecekmiş hissi
  • Aşağıda bir şeyler sürükleniyor hissi
  • Belin alt kısmında ağrı hissi
  • Bütün bu şikayetlerin; uzun süreli ayakta kalmak, ağırlık kaldırmak, sportif aktivite vb. durumlarda artması, uzanmak, yatmak durumlarında azalması pelvik organ prolapsusunu düşündürür.

Pelvik organ prolapsusunun klinisyenler için 5 ana bulgusu vardır.

  1. Vajinal dolgunluk hissi

Kişinin,  “Sanki bir şeyler aşağıya iniyor.” veya “Sanki bir şeyler aşağıya iniyor, düşürecekmişim gibi hissediyorum.” dediği durumdur.

Bu durum genellikle hayati fonksiyonları tehdit etmese de günlük yaşam kalitesini oldukça düşürür.

  1. Pelvik bölgede baskı hissi

Kişinin,  ‘karnımın alt bölgesinde ağırlık hissediyorum’ veya ‘ kasıklarıma doğru bir basınç hissediyorum.’ Dediği durumdur.

  1. Sabitleme/ dijitasyon

Bu kişinin en ‘içgüdüsel’ çözüm arayışıdır. Parmaklar yardımıyla prolabe olan kısmın (sarkan balon alanının) yerine iç güdüsel olarak, parmaklar yardımıyla itilerek daha rahat idrar yapma veya daha rahat defekasyon(kaka yapma) durumu olarak tanımlanabilir.

Bu durum geçici ve riskli bir çözümdür mutlaka klinisyen ile paylaşılmalıdır.

  1. Alt bel ağrısı veya sakral ağrı

Bel bölgesinin alt kısmında, sakral alanda periyodik olabilen ağrıdır. Nadir bir bulgudur.

  1. Kanama, enfeksiyon, akıntı

Nadir bulgular arasındadır fakat varlığı klinisyen ile mutlaka paylaşılmalıdır.

Bütün bu semptomlara ağrılı cinsel ilişki, kabızlık, idrar kaçırma veya işeme sorunları ( kesikli işeme, işeme sonrası damlama vb.) eşlik edebilir.

Bütün bu durumlarda bir kadın sağlığı fizyoterapisti ile çalışmak sizin için oldukça önemlidir.

Çünkü bilimsel veriler göstermektedir ki pelvik organ prolapsusu sorunu yaşayan kişilerden yalnızca %11’i cerrahi seçenekleri değerlendirmekte ve bu kişilerin %13’ü, 5 yıl içinde yeniden bir cerrahi operasyona ihtiyaç duymaktadır.

Geriye kalan kişiler ise ya durumu bir şekilde kabullenerek günlük yaşam kalitesini ciddi anlamda düşürmekte ya da diğer tedavi seçeneklerini denemektedir.

Ülkemizde pelvik taban sorunu yaşayan kadınların, kadın sağlığı fizyoterapisti ile çalışma oranı giderek artmakta ve bu durum kadınlarımızın yaşam kalitesini hızla ve ciddi bir oranda artırmaktadır.

Yine bilimsel veriler incelendiğinde görülmüştür ki, pelvik organ prolapsusu tanılı kadınlarda pelvik taban kas eğitimi ve fizyoterapi müdahalesi,  semptomlarda yüksek oranda iyileşme sağlamaktadır. (3-4)

Cerrahi dışı tedavi seçeneklerinde kadın sağlığı fizyoterapisi oldukça kıymetli ve geniş bir alan kaplamaktadır.

Böyle bir durumla karşı karşıya kaldığınızda çoğumuzun tercih ettiği gibi internetten çözüm arayışına girmek sizi büyük bir bilgi kirliliğinin içine çekebilir. Karşınıza çıkması muhtemel eksik veya uygun olmayan seçenek kegel egzersizleridir. Pelvik organ prolapsusunun mekanizması ve bireyselliğinden ötürü kegel egzersizlerinin anlamsız kalması muhtemeldir. Bu durumda, kadın sağlığı fizyoterapistinizin sizi bireysel olarak değerlendirmesi ve pelvik taban kas eğitimi, egzersiz, nefes yönetimi, günlük yaşam aktivitelerinin düzenlenmesi, pesser kullanımı ve uygun pesser seçimi konusunda size özgü bilgiler vermesi oldukça kıymetlidir.

Cerrahi, seçenekleriniz arasında olsun veya olmasın bu alanda donanımlı ve yetkin bir kadın sağlığı fizyoterapisti ile çalışmak hem sağlığınız hem konforlu günlük yaşamınız için en güvenli seçenek olacaktır.

Merak etmeyin fizyoterapistiniz burada!

Dilay YAVUZ TUNÇ, Fizyoterapist (Fizyoterapistinizle ilgili detaylı bilgi almak için lütfen tıklayınız.)

 

KAYNAKLAR
  1. Kari Bo. Pelvic floor muscle training in treatment of female stress urinary incontinence, pelvic organ prolapse and sexual dysfunction, World Journal of Urology, 2012.
  2. Hagen S, Stark D, Glazener C, Sinclair L, Ramsay I. A randomized controlled trial of pelvic floor muscle training for stages I and II pelvic organ prolapse, International Urogynecology Journal, 2009.
  3. Baykuş Y, Deniz R, Kavak EÇ. Pelvik organ prolapsuslu olgularda semptomatoloji, Kafkas J Med Sci, 2017.

Şehir Efsanesi; Kaslarım Zayıf Ağrım Var

“Belim ağrıyor karın kaslarım zayıf.”

“Dik duramıyorum sırt kaslarım zayıf.”

“Boynum ağrıyor boyun kaslarım zayıf.” …

Ya da gerçekten öyle mi acaba?

Öncelikle kas zayıflığı, kaslarda güç üretiminin azalmasıdır. Patolojik açıdan değerlendirecek olursak hem kendinizde net olarak fark edebileceğiniz hem de dışarıdan bakıldığında, hareketlerde belirgin olarak görülebilen bir durumdur. Sandalyeden kalkarken, saçınızı tararken, yüksek bir rafa bir eşya koymaya çalışırken zorlanmak ya da bir şeyleri düşürmek şeklinde gözlemlenebilir. Yüz kaslarında ise salyanın akması, göz kapağının düşmesi ya da gülümsemede zorlanmak kas zayıflığı göstergesidir.

Yani herhangi bir kasta “normalin altında” bir kas zayıflığı varsa, o kasın sorumlu olduğu hareketlerde gözle görülür bir aksama olur. Nörolojik hastalık geçiren kişilerde -felç ya da MS gibi- bu hareket paternlerini görebilirsiniz.

Bunun dışında aşırı yorgun, uykulu hatta depresif ve “güçsüz” hissetmek ise gerçek kas zayıflığı ile karıştırılabilecek durumlardır.

Diğer taraftan kas zayıflığı ile ağrı arasında direkt bir ilişki bulunmaz. Zayıf bir kas ağrı yapmaz. Zayıf bir kas ancak sizi belli aktiviteleri yapmaktan alıkoyabilir; 50 kilo un çuvalı kaldırmak, 20 km bisiklet sürmek, 5 km koşmak gibi. Ancak, eğer günlük hayat aktivitelerinizi sürdürebiliyorsanız; sabah yataktan kalkmak, banyo yapıp hazırlanmak, işe gidip çalışmak, akşam alışverişinizi yapıp birkaç poşetle eve dönmek, yemek hazırlamak ve yatıp uyumak gibi; bu koşullar altında sizin için patolojik bir kas zayıflığından bahsedemeyiz.

Peki o zaman gün içinde başlayıp akşama doğru iyice artan ve dinlendiğinizde geçen boyun, sırt ve belinizdeki ağrılar neden oluyor?

Tabii ki ağrınızın gerçekten neden olduğunu anlamak için önce bir profesyonele danışmalısınız. Eğer yapılan tetkiklerde somut bir sebep bulunamadıysa şimdi oradan koşarak uzaklaşabilirsiniz çünkü yüksek ihtimalle duyacağınız; “kaslarınız zayıf güçlendirmeniz gerek”  ki bu eski ve yanlış bir bilgi.

Aslında olan şey ise kasların çalışma zamanlamasında gerçekleşen aksaklık. Hareketler beynimizde bütün olarak kayıtlıdır. Siz sadece rafa uzanmayı düşünürsünüz ve uzandığınızda beyninizdeki hareket kaydı, gövde ve koldaki kasların belli bir sırada kasılıp gevşeyerek bu hareketin otomatik olarak ortaya çıkmasını sağlar. Normal şartlar altında sistemin gözettiği şey, en az enerji harcayarak ve bedende en az yükle bir işi gerçekleştirmektir.

Bunu sağlamak için ileri ve geri besleme mekanizmalarını kullanır. Bedenden ve diğer duyu organlarından (göz, kulak) toplanan bilgiye ve geçmiş tecrübelerine dayanarak ne zaman hangi hareket paternini kullanmak gerektiğine karar verir. Optimal durumda kaslar merkezden uca doğru bir aktivasyon gösterirler. Yani önce gövdede ve en derinde olan küçük kaslardan başlayarak gerekli derecede kasılma uzuvlara ve yüzeye doğru yayılır.

Ancak farklı sebeplerden ötürü kasların çalışma sıralaması bozulabilir.

  • Düşme, çarpma, kaza gibi direkt travma
  • Az hareket etmek
  • Aşırı hareket etmek
  • Bebeklikte normal gelişim evrelerini geçirmemiş olmak (emeklemeden yürümek, yüzüstü vakit geçirmemek vb.)
  • Özellikle ağrının, o bölgedeki kasların çalışma mekanizmasını değiştirdiği, çalışmalarla gösterilmiştir.

Bu sıralama bozulduğunda yani merkezdeki pozisyonlamadan sorumlu kaslar geç kaldığında yük daha çok bel, sırt, boyun ya da uzuvlardaki hareket kaslarına ve eklemlere binmeye başlar ve yorulan kaslar zayıf oldukları için değil ama fazladan yük altında oldukları için önce hassaslaşır sonra ağrımaya başlar. Daha uzun süreçte eklemlerde yıpranmalar meydana gelebilir. Bu aksaklık tüm bedeni etkileyecek şekilde merkezden olabileceği gibi sadece bir eklemi etkileyecek şekilde lokal de olabilir.

Bu durumda ağrıyan kasları güçlendirmeye çalışmak ancak üzerlerindeki zaten fazla olan yüke biraz daha fazla yük eklemek olacaktır. Kasların kuvvetindeki artış, taşıma kapasitesini arttıracağından durumu maskeleyebilir. O zaman şu iki senaryodan biriyle karşılaşabilirsiniz;

  1. Spor yaptığımda iyiyim ama bırakınca ağrılarım başlıyor.
  2. Spora başladım sakatlandım, bırakınca geçiyor geri dönünce tekrar oluyor.

Kasların çalışma zamanlamasını değiştirmek için kuvvetlendirmeden farklı bir egzersiz yaklaşımı gerekir. Daha çok beden farkındalığı ve nefese odaklanarak kolaylıkla yapılan çalışmalar, sinir sistemine yeniden optimal hareket paternlerini hatırlatmak için etkilidir. Ayrıca bu çalışmaların ağrı kesici etkilerini de anında hissedebilirsiniz.

Size en uygun çalışmaları öğrenmek için fizyoterapistiniz yanınızda.

Zeynep SEYRAN, Fizyoterapist (Fizyoterapistinizle ilgili detaylı bilgi almak için lütfen tıklayınız.)

KAYNAKLAR
  1. Raabe ME, Chaudhari AMW. Biomechanical consequences of running with deep core muscle weakness,  J Biomech, 2018.
  2. Hodges PW, Richardson CA.  Altered trunk muscle recruitment in people with low back pain with upper limb movement at different speeds, Arch Phys Med Rehabil, 1999.