YAZI DİZİSİ: Nörogelişimin Temel Parçaları – 2

Duyusal Süreçlerin Nörogelişim Üzerindeki Etkisi

Dünyayı anlamaya anne karnında başlarız. Anne karnında gelişmeye başlayan duyular, bizi doğumdan sonra dünyaya hazırlamak için gelişir. 8 duyumuzun her biri; dokunma, görme, işitme, koklama, tat alma, vestibuler (başımızın hareketiyle aktifleşen iç kulaktaki reseptörler ile yerçekimi, hız, hareket, denge, görsel-uzamsal algı hakkında bilgi edindiğimiz duyu sistemi), propriosepsiyon (kas ve eklemlerimizde bulunan reseptörler aracılığıyla vücudumuzun boşluktaki hareketi hakkında bilgi edindiğimiz duyu sistemi), interosepsiyon (iç organlarımız ve fizyolojik durumlar hakkındaki bilgiyi merkezi sinir sistemine ileten duyu sistemi);  dünyayı algılamamıza, adapte olmamıza ve dolayısıyla nörogelişim üzerinde doğrudan etkilidir. Etrafımızda olan biteni anlamak ve cevap geliştirmek, duyuların algıya ve harekete dönüşmesi sayesinde gerçekleşir. Örneğin, bize doğru gelen bir topu fark ettiğimizde onunla ilgili detayları da fark ederiz. Merkezi sinir sistemimizin oluşturduğu cevap toptan kaçmamız ise;  kaçmak için görme duyumuz, vestibuler duyumuz, propriosepsiyon duyumuz çalışır. Topu görürüz, topun hızını, geliş yönünü, nereye gidebileceğini öngörürüz; başka bir yere doğru harekete geçeriz.

 

Nörogelişim, duyulardan aldığı bilgiyle gelişir. Bebek annesini koku duyusu ve dokunma duyusuyla tanır, güven geliştirir. Emmek, annesiyle arasındaki güven ve bağlanma duygusunu geliştirmenin yanı sıra ağız içi reseptörlerini de aktive ederek, sakinleşmeyi sağlaması için ona yardımcı olur. Nörogelişimde her basamak bir sonraki beceri için alt yapı oluşturur.

Örneğin; sakinleşme becerisini kazanmaya başlayan 0-3 ay arası bebekten aynı zamanda beklenen, kendini zorlayarak yüzüstü pozisyonda başını kaldırma becerisini kazanmasıdır.

 Bu sırada;

  • Görme, vücut farkındalığı ve baş hareketiyle aktifleşen vestibuler duyu aktif olarak çalışır.
  • Bu da, diğer bir basamak olan dönmelere altyapı hazırlayacaktır.
  • Dönmeler, vücudun iki yarısının ayrı ayrı daha aktif çalışması gereken, baş hareketlerinin daha fazla olduğu ve dolayısıyla vestibuler duyunun uyarana daha fazla maruz kaldığı bir basamaktır.
  • Bu basamaklarda vestibuler duyuda var olan bir hassasiyet, özellikle emekleme basamağının gecikmesine ya da gerçekleşmemesine sebep olabilir.
  • Emekleme, yerçekimine doğru gövdenin aktif olarak eğilmesi ve başın yerçekimine karşı aktif olarak kaldırılması gereken bir basamaktır. Önemli bir basamaktır çünkü vestibuler duyunun gelişmesini destekler, vücudun sağ ve sol yarısının birbiriyle koordinasyonunu geliştirir dolayısıyla beynin sağ ve sol yarısı arasındaki sinaptik bağlantıları arttırır, beyin gelişimini destekler.
  • Emekleme basamağında gövde hareket çeşitliliğini arttırmış; vücut farkındalığı ve vestibuler duyusunu geliştirmiş; vücudun iki yarısına ayrı ayrı ve çeşitlendirilmiş hareketlerle ağırlık aktarmayı başarmış bir bebek, artık güvenli yürüyüşe daha hazır hale gelmiştir.

Nörogelişim bir bütün halinde gerçekleşir. Dünyaya ve etrafa adapte olmayı sağlayan en önemli parçası da duyuları amacına uygun işlemlemektir. Amacına uygun işlemlenememiş duyular, nörogelişimi sekteye uğratır;  zamanla çocuğun kendini yeni deneyimlere ve iletişime kapatması, sık karşılaşılan bir durumdur. Böyle bir durumda duyu bütünleme eğitimi almış fizyoterapist ya da ergoterapistlere başvurulması ve nörogelişimi sekteye uğratan durumların analizi sonucuna göre çalışılması gerekmektedir.

Şanslısınız fizyoterapistiniz burada!

Özge BULUT YILMAZ, Fizyoterapist (Fizyoterapistinizle ilgili detaylı bilgi almak için lütfen tıklayınız.)  

Bu yazı dizisinin birinci bölümünü okumak için lütfen buraya tıklayın.

Kaynakça:
1. Burns YR, Bullock MI, Sensory and motor development of pre-term infants, University of Queensland Brisbane, Aust. J. Physiother, 1980: 229-243.
2. Crozier SC, Goodson JZ, Mackay ML, Synnes AR, Grunau RE, Miller SP, Zwicker JG, Sensory processing patterns in children born very preterm, American Journal of Occupational Therapy, 2015.
3. Ana Carolina Cabral de Paula Machadoa, Suelen Rosa de Oliveiraa, Lívia de Castro Magalhãesb, Débora Marques de Mirandaa, Maria Cândida Ferrarez Bouzadaa, Sensory processing during  childhood in preterm infants: a systematic review, Revista Paulista de Pediatria, 2017.

Hippoterapi

Hippoterapi; atın tedavi aracı olarak kullanıldığı, hayvan destekli terapi yöntemlerinden bir tanesi ve en çok kullanılandır. Birçok hayvan türünün içerisinden atın seçilmiş olmasın sebebi ise at hareketleri ile insan hareketleri arasındaki uyumdur. Atın vücut hareketleri ve yürüyüşleri tıpkı insandaki gibi ritmik ve düzenlidir. Yüzyıllar boyunca atların, insan hayatında önemli bir yere sahip olmasının temel sebebi, bu yapısal benzerlikler ve aralarında kurulan duygusal bağdır.

Hippoterapinin amacı, mevcut fiziksel yapı ve fonksiyonları korumak, geliştirmek ve bozulan fonksiyonları düzeltmektir. Fiziksel faydalarının yanında zihinsel, duygusal, mental ve sosyal becerileri geliştirmede de oldukça etkili bir yöntemdir.

Peki, hangi durum ve hastalıklarda hippoterapi yapılabilir?

Cerebral palsy, multiple skleroz, kafa travmaları, gelişimsel ya da travmaya bağlı nörolojik bozukluklardan kaynaklı anormal kas tonusu (kasın olması gerektiğinden daha fazla kasılmış ya da gevşek durması) problemleri, duruş ve denge bozuklukları başta olmak üzere birçok rahatsızlıkta uygulanabilir. Bununla birlikte at hareketleriyle oluşan uyarıların nörolojik belirtileri arttıracağı hastalar, boyun ekleminde kontrol yetersizliği, kalça çıkığı, ileri derecede kemik erimesi ya da ileri derecede skolyozu olan kişilerde hippoterapi önerilmemektedir. Hippoterapi programının içeriği fizyoterapist tarafından belirlenmeli ve fizyoterapistin gözlemlediği, dikkat edilmesi gereken durumlara gereken önem verilmelidir.

Fizyoterapistin uygun gördüğü ve doğru planlanmış bir hippoterapi programıyla sağlanabilecek kazanımların bazıları şunlardır:

  1. Kalça ve pelvisin (leğen kemiği) olması gereken hareketlilik ve kontrolünün kazanılmasına yardımcı olur. Karın kasları çalıştığında pelvisi öne, sırt kasları çalıştığında ise arkaya çekmektedir. Bu iki grup kas birlikte çalışarak pelvisi doğru pozisyona getirir ve yürüme gibi pozisyon değişikliklerinde uygun hareketliliği kazandırır. Atın her adımında, atın salınımıyla beraber üzerindeki kişi de adım sayısı kadar pelvik tilt egzersizi yapmış olur. Bu da, her seansta binin üzerinde tekrar demektir. Artmış tekrar sayısı, motor öğrenmeyi sağlar ve gövde kontrolü kazandırır.
  2. At hareket ettikçe üzerindeki birey de bu hareketlere uyum sağlayacak, adaptasyon ve denge becerileri gelişecektir.
  3. Gövde kontrolü ve dengenin sağlanması kişinin yürüyüşüne de doğrudan etki etmektedir.
  4. Atın sırtından binicinin kalçasına gelen uyarılar gövdeye, omuzlara, kollara ve başa iletilerek baş-gövde kontrolünün gelişmesine de yardımcı olmaktadır. Bu sayede hippoterapi, doğru duruş ve yürüyüş paternlerinin geliştirilmesine ve düzgün ağırlık aktarımına yardımcı olur.
  5. Kaslardaki artmış ya da azalmış kasılmayı düzenleyerek kasın normal tonusuna gelmesini sağlar. Kasların kasılı kalmalarından kaynaklanan eklem hareketliliğindeki azalmaları ve eklem kilitlenmelerini engeller.
    • Kasların olması gereken sertlikte olması ve fazla kasılmaların engellenmesi, gereksiz enerji harcanmasını da önlemektedir ve bu sayede yorgunluk da daha az olacaktır.
    • Kasların olması gerektiği tonusta olması kas ve eklem ağrılarını da azaltır.
  6. Doğru duruş pozisyonunu sağlamaya yardımcı olur. Bu sayede kişinin solunum ve dolaşım kapasitesi yükselecektir. Doğru duruşun, bireyin özgüvenine etkisi de kanıtlanmış bir gerçektir.
  7. Atın üzerindeki hareketler, bireyin koordinasyonunu geliştirecek böylece bireyin dikkat ve odaklanabilme süresi artacaktır.
  8. Bireyin, atın üzerinde kaldığı süre boyunca aldığı sürekli duyu girdisi; duyu düzenlemesine ve bütünlüğünün gelişmesine katkı sağlar. Ayrıca bireyin vücut farkındalığını da arttırır.
  9. Hippoterapi,sadece fiziksel değil kişinin davranış ve psikososyal özelliklerini de geliştiren bir tedavi yöntemidir.
    • Bireyin iletişim kurma becerisini, içinde bulunduğu duygu durumunu daha iyi seviyelere çıkartır.
    • Kişinin fiziksel kapasitesinin artması, kendine duyduğu güvenin de artmasını sağlar.
    • Atların sıcakkanlı ve insanlarla duygusal bağ kuran hayvanlar olması kişinin motivasyonunu arttırarak tedaviye katılım isteğinin de artmasını sağlar.

 

Hippoterapide uygun tedavi programının belirlenmesi kadar kullanılan at ve ekipmanların seçimi de önem taşımaktadır. Terapi için doğru atı seçmek, tedavinin etkinliğini arttırdığı gibi birey ile at arasındaki güven duygusunun da hızlı gelişmesini sağlar. Kullanılan ekipmanların eksiksiz ve bireyin ihtiyaçlarına göre fizyoterapist tarafından seçilmesi, yine terapinin etkinliği ve güvenliği açısından önemlidir. Uygun biniş pozisyonu, bireyin at üzerinde dengesini korumasını sağlamakla birlikte atın hareketlerine de izin verecek şekilde olmalıdır.

Popülerliği günden güne artan, hayvanlarla yapılan terapi uygulamalarına ve bilhassa bunların en çok tercih edileni olan hippoterapiye olan ilgi, özellikle son yıllarda bu konudaki bilimsel çalışmaları da arttırmış ve birçok çalışmada etkinliği kanıtlanmıştır. Kişilerin genelde yüksek motivasyonla katıldığı bu terapi yöntemi, günümüzde kanıt temelli bilimsel bir terapi yöntemidir. Kişiye özel hazırlanan tedavi programı, tedaviden maksimum verim alınmasını sağlayacaktır. Kişiye özel tedavi programını da en iyi oluşturacak kişiler, bireyin mevcut fiziksel kapasitesini en iyi gözlemleyen kişiler yani fizyoterapistlerdir.

Merak etmeyin fizyoterapistiniz burada!

Hüseyin KARAKAYA, Fizyoterapist (Fizyoterapistinizle ilgili detaylı bilgi almak için lütfen tıklayınız.)

KAYNAKLAR
  1. Bronson C ,  Brewerton K ,  Ong J , Palanca C ,  Sullivan SJ Does hippotherapy improve balance in persons with multiple sclerosis: a systematic review. European Journal of Physical and Rehabilitation Medicine 2010.
  2. Jeong-Yi Kwon, MD, PhD Hyun Jung Chang, MD, MS Sook-Hee Yi, MD Ji Young Lee, PT, MS Hye-Yeon Shin, and PT, MS Yun-Hee Kim, MD, PhD. Effect of Hippotherapy on Gross Motor Function in Children with Cerebral Palsy: A Randomized Controlled Trial, Journal of Alternative and Complementary Medicine, 2015.
  3. Rahbar, Mohammada Salekzamani, Yaghouba Jahanjou, Fatemeha Eslamian, Faribaa Niroumand, Alirezab Dolatkhah, Nedaa, Effect of hippotherapy simulator on pain, disability and range of motion of the spinal column in subjects with mechanical low back pain: A randomized single-blind clinical trial,  Journal of Back and Musculoskeletal Rehabilitation, 2018.